30 Eylül 2011 Cuma

30 eylül cuma-bakara suresi 45.sayfa-45.gün


Bismillahirrahmanirrahim

270- Nafakadan her ne infak eder veya adaktan her ne adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.
271- Sadakaları açıkta verirseniz o ne iyi; fakat gizleyip de fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.
272- Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (kesin bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içidir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.
273- (Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı cahil olan (kişi,) onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.
274- Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri katındadır, onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.

29 Eylül 2011 Perşembe

Fatiha suresi ve Kurana giriş...

Yalnızca ve yalnızca Allah'a yönelerek ve sadece ona ibadet(kulluk) edip,sadece ondan isteyerek, dosdoğru yola yani hidayete(Kuran'a) erişmeyi Allah'tan isteyerek Kur'ana başlarız...

Amin


“Amin” ifadesi, “Allahım, kabul et” anlamındadır. “Âmin” ifadesi Kur’andan değildir. Lakin sûreyi(fatiha'yı) onunla bitirmek sünnettir. Hz. Peygamber şöyle der:“Fatihayı bitirdiğimde “Âmin” demeyi Cebrail bana öğretti ve dedi ki: O, yazı üzerine vurulmuş mühür gibidir.”

“İmam Fatihayı bitirdiğinde “Âmin” deyiniz. Çünkü melekler de “Âmin” derler. Kim, melekler “Âmin” derken bunu söylerse, geçmiş günahları affolur.”

Not: Kurtubi Fatiha suresinin tefsirinde amin konusunu çok uzun bir şekilde açıklar.. Vakit ayırıp okumanızı tavsiye ediyorum..

29 eylül perşembe-bakara suresi 44.sayfa-44.gün


Bismillahirrahmanirrahim

265- Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır) . Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.
266- Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle durumda iken), ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki düşünürsünüz.
267- Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamıyacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.
268- Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.
269- Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

Fatiha suresi 7.ayet

صرط الذين انعمت عليهم غير المغضوب عليهم ولا الضالين
Sırâtallezîne en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn
Kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil
Bir önceki ayetin açıklamasıdır... Yani hidayet yolunun... Bu da başka bir ayette onların kim olduğunu daha net ortaya koyar...

"Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar"
Nisa suresi 69. ayet

28 Eylül 2011 Çarşamba

Bakara suresi ilk 5 ayet

Bismillahirrahmanirrahim
1- (Elif, Lâm, Mîm.)
2- İşte o kitap, bunda şüphe yok,(o kitap)
MÜTTAKİLER İÇİN(TAKVA SAHİPLERİ İÇİN) HİDAYETTİR.
3- Onlar ki gaybe iman ederler,
namazı dosdoğru kılarlar,
ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) infak ederler.

4- Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler,
hem senden önce indirilene..
Ahirete de bunlar yakinen iman ederler.
5- İşte bunlar Rabblerinden (gelen) bir hidayet üzerindedirler ve işte bunlar felaha(kurtuluşa) erenlerdir.

Kuran; Hidayet,
Müttakiler;kuranla kalpleri aydınlanacak,hidayetin kendilerine devamlı erişebileceği zümredir.Müttakilerin özellikleri de diğer ayetlerdedir.


Fatiha 6. ayet

اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ
İhdinas sırâtel mustakîm

Bir önceki ayette biz olarak ve herşeyimizle duaya yönelmek vardı...
Arkasından nimetlerin en güzelini,yani hidayeti ,"Allah'ın istetmesi" ile istiyoruz...

Kuluna dua etmeyi emreden,dua edenin duasını kabul edeceğini buyuran ve ona en güzel duaları öğreten Alemlerin Rabbine hamdolsun...
Elhamdulillahi Rabbil alemin...

"Hidayet eyle bizi dosdoğru yola"

Hidayetin bir çok açıklaması var fakat Kuran-ı Kerim'in bir sonraki sayfasında da, hidayetin açıklamasını buluyoruz...
===>

27 Eylül 2011 Salı

Tekvir Suresi

İbrahim jibreen- Tekvir suresi
Bismillahirrahmânirrahîm
Güneş, dürüldüğü zaman,
Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,
Dağlar, yürütüldüğü zaman,
Gebe develer salıverildiği zaman.
Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,
Denizler kaynatıldığı zaman,
Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman
Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
Amel defterleri açıldığı zaman,
Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
Cehennem alevlendirildiği zaman,
Cennet yaklaştırıldığı zaman,
Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
Andolsun, yöneldiği zaman geceye,
Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,
O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.
(Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir.
Andolsun o, Cebrâil’i apaçık ufukta gördü.
O, gayb hakkında cimri değildir.
Kur’an, kovulmuş şeytanın sözü değildir.
(Hal böyle iken) nereye gidiyorsunuz?
O, âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür. 
Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

26 Eylül 2011 Pazartesi

27 eylül salı-bakara suresi 42.sayfa-42.gün


Bismillahirrahmanirrahim
257- Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi) dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; küfredenlerin velileri ise tağut'tur. Onları da nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süreki olarak kalacaklardır
258- Allah, kendisine mülk verdi, diye rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: «Benim Rabbim diriltir ve öldürür» demişti; o da: «Ben de öldürür ve diriltirim» demişti. (O zaman) İbrahim: «Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir» deyince, o küfre sapan böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
259- Ya da altı üstüne gelmiş, ıpıssız duran bir şehre uğrayan gibisi (göremedin mi?) Demişti ki: «Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?» Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Demişti ki: «Ne kadar kaldın?» O: «Bir gün veya bir günden az kaldım» demişti. (Allah ona:) «Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?» demişti. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra demişti ki: «(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, her şeye güç yetirendir.»

26 eylül pazartesi-bakara suresi 41.sayfa-41.gün


Bismillahirrahmanirrahim

253- İşte bu peygamberler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudûs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet) ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi de küfretti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır.
254- Ey iman edenler, hiç bir alış-verişin, hiç bir dostluğun ve hiç bir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kâfirler, onlar zulmedenlerdir.
255- Allah. O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde de, yerde de ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve, arkalarındakini bilir. Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç bir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. . O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.
256- Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Gerçek şu ki, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.

25 Eylül 2011 Pazar

Ya Muntakim

Rabbim Esad rejimini Nemrutların ve Firavunların iktidarlarını yerle bir ettiğin gibi yok et. Bu rejimi destekleyenleri de onlarla birlikte kahru perişan et. Hem bu dünyada hem de öbür dünyada rezil et Rabbim. Müslümanların senden başka sığınacak yerleri kalmadı. Rabbim biz senden güç, kuvvet ve yardım istiyoruz. Emperyalistler buraya girip kirletmeden sen melekler ordusuyla Müslümanlara yardım et. Rabbim yalvarıyorum ne olursun meleklerini gönder, Hama'daki enkazlardan yükselen duamız bu... amin

dua

Allah'ım tağutun zindanlarında kalbi üşüyenlere yardım et, onlara sabır ver. amin
1998'de gözaltına alınarak müebbet hapis cezası ile cezalandırılan Salih Mirzabeyoğlu'nun 56 adet kitabı bulunuyor. Tam olarak ne ile suçlandığı ve hangi suçtan dolayı ceza aldığı ortaya konulamayan Mirzabeyoğlu 13 yıldır tutuklu halde.
Fikir ve Düşünce nedeniyle halen Bolu F Tipi Cezaevinde 5 yıldır kaldığı tek kişilik hücresinde durumunu şöyle ifade ediyor; "Ben yıllardır şiir yazamıyorum. Bu durum, bu dilden anlayan kimseye bir çok şey söylemeli...

http://www.timeturk.com/tr/2010/03/09/mirzabeyoglu-na-yapilan-iskenceleri-anlatti.html

25 eylül pazar-bakara suresi 40.sayfa-40.gün

Bismillahirrahmanirrahim
249- Talut, ordusuyla birlikte ayrıldığında dedi ki: «Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç avuçlayanlar hariç- onu tadmazsa o bendendir. Onlardan az bir bölümü dışında ondan içtiler. O, kendisiyle beraber iman edenlerle onu (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) : «Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok.» dediler. (O zaman) Elbette Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: «Nice az bir topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.»

250- Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: «Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.»

251- Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Carut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.

252- İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; onları sana hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin.

23 Eylül 2011 Cuma

23 eylül cuma bakara suresi 38.sayfa-38.gün

Bismillahirrahmanirrahim

238- Namazları ve orta namazını (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) koruyun ve Allah'a gönülden boyun eğiciler olarak (namaza) durun.
239- Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, size bilmediklerinizi nasıl öğrettiyse öyle anın.
240- İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakmakta olanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, senesine kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar) . Ama onlar, (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.
241- Boşanmış (kadın) ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay) ları vardır. Bu korkup-sakınanlar üzerinde bir haktır.
242- İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; umulur ki akıl erdirirsiniz.
243- Binlerce kişinin ölüm korkusuyla yurtlarından çıktıklarını görmedin mi? Allah onlara: «Ölün» dedi, sonra da onları diriltti. Şüphesiz Allah, insanlara karşı fazl sahibidir. Ancak, insanların çoğunluğu şükretmez.
244- Allah yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
245- Allah'a karşılığını çok arttırma ile kat kat arttıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz.

Kayıp içinde olmayan zümre(Asır suresi son ayet)

1-Onlar iman edenlerdir...
2-Onlar imandan sonra salih amel işleyenlerdir...
3-Onlar müminlerle birlikte olanlardır...
4-Onlar Rasululullahın en büyük sünneti olan tebliğ görevini her daim yerine getirirler..
Yani birbirlerine hakkı(gerçeği)tavsiye etmekten geri durmazlar... Hiç bir kınayanın kınamasına aldırış etmeksizin birbirlerine hakkı tavsiye ederler...
5-Onlar birbirlerine sabrı tavsiye ederler... Sabır tavsiyesi, zor günlerde de diğer müminlerle birlikte olmayı ve onlara destek olmayı çağrıştırır...Ve yine sabır tavsiyesi,kişinin sabır ve sebat etmekte zorlandığı iman
veya ameller noktasında müminlerin birbirlerine destek olmasını da çağrıştırmaktadır...

Asr suresi 3. ayet

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.

Asır suresi 3. ayet kendisinden önce gelen ayetteki kesin gerçeğin yani "hüsranın" kendilerini, tamamiyle dışarda bıraktığı bir zümreden sözeder...

Ayet, illa diye başlıyor...Burada "İlla" kendisinden sonra gelen ayeti kendisinden önce gelen ayetten kesin bir şekilde ayırır, müstesna, istisna tutar ...Yani onlar kayıp kelimesinin dahi anılmadığı nurun, nimetlerin ve daha nice göz aydınlığı güzelliklerin içindedirler ...


Asır suresi 1. ayet

وَالْعَصْرِ
Wal asr...
Asra yemin olsun ki...

Asra And olsun ki...
Asr; zaman, yüzyıl, veya ikindi vakti demektir her anlamda zamanı, "an"ı bir şekilde ifade eder...

Asır suresi 2. ayet


Asır suresi 2. ayet;

İnne el insane lefi husr



Şüphesiz ki insan gerçekten hüsran içindedir.

Hüsran içindedir ; yani sürekli kaybeder, sürekli yıkımdadır, insan bu şekilde yaratılmıştır... Hep kaybetmeye yıkıma hüsrana mahkumdur.Bundan çıkış yoktur. Çünkü "insan" olmanın getirisidir, yıkım...
Kendisi üzerine yemin edilen zaman insanın da şahitliğiyle insanı toprak olana kadar yıkıma sürükler
...

Wal asr...

...
سورة العصر
بسم الله الرحمن الرحيم ٛ

ــــ والعصر.1

Asra yemin olsun ki,
2.
ان الانسان لفي خسر


Şüphesiz ki insan kesinlikle hüsrandadır
3.
الا الذين امنوا وعملوا الصالحات وتواصوا بالحق وتواصوا بالصب


Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.

22 Eylül 2011 Perşembe

22 eylül perşembe-bakara suresi 37.sayfa-37.gün


Bismillahirrahmanirrahim
234- İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi dolduğundan, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır.
235- (İddeti bekleyen) Kadınları nikâhlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Gerçekte Allah, sizin onları (kalbinizden geçirip) anacağınızı bilmiştir. Sakın bilinen (meşru) sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin; bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikâh bağını bağlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geçeni bilmektedir. Artık ondan kaçının. Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır.
236- Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini de tesbit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırmalı. (Bu,) İyilik edenler üzerinde bir haktır.
237- Eğer onlara mehir tesbit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri ya da nikâh bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tesbit ettiğiniz (mehr) in yarısı onlarındır. sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) da unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

21 Eylül 2011 Çarşamba

En makbul duam...

Rasulullah s.a.v dedi ki;
En makbul dua, gaibin gaibe yaptığı duadır.

-gaibin gaibe yaptığı yani birbirini bilmeyen birbirinden habersiz müminlerin birbirine yaptığı dua-

En çok kabul edilen dua

Rasulullah s.a.v. dedi ki ;
"En çok kabul edilen dua birbirinden uzak olan kişilerin birbirlerine ettiği duadır" (Buhari Mezalim: 9; Müslim Zikr: 88 Ebu Davud Salat: 364; Tirmizi Birr: 88)



Müminlere dua

Fatiha'yla birlikte, biz olduğunuzu bilerek,
kendinizin yalnız olmadığını bilerek
... ve duanızla yalnız bırakmayarak kardeşlerinizi,
bütün müminler ve özellikle de zulüm gören bütün müminler için, yetimler için, mücahidler için ve zindanlardaki bütün esirler için dua etmenizi buna söz verseniz de vermeseniz de dua etmenizi içtenlikle tavsiye ediyorum...

Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz

Yalnız sana ibadet ederiz yalnız senden yardım dileriz.
Bu ayet sanki bir okun hedefini bulması gibi duada çok etkili bir yakarıştır. Çünkü Allah'tan başka herşey, kişinin kendi özbenliği de dahil, bir tarafa konulmuş, sadece ve sadece Allah'a yönelinmiş ve biz olunmuştur.
Ve Rasulullah s.a.v. den gelen şu hadis fatihayı gerçekten okuyanlara yaşayanlara kalplerinde kökleştiren müminlere gerçek bir müjdedir ....

Resulullah (sav) dedi ki;

“Allah Teala hazretleri (bir hadis-i kudside) buyurdu ki: ''

Yüce Allah(c.c) şöyle buyurur:

''Ben namazı kendim ile kulum arasında ikiye böldüm.Yarısı bana ve öbür yarısı kuluma aittir.Kulum istediğine kavuşacaktır.''

Kul, ''Elhamdülillahi Rabbi’l-alemin'' , (Hamd alemlerin Rabbine aittir) dediği zaman.Allah(c.c) ''Kulum bana hamd etti'' der.

Kul, ''er-Rahmanirrahim'' dediği zaman,Allah ''Kulum bana senada(hamdde) bulundu'' der.
Namaz kılan kul,''Maliki yevmiddin'' (ahiretin sahibi) dediği zaman,Allah(c.c) ''Kulum benim şanımın yüceliğini ifade etti'' der.

Namaz kılan kul,''İyyakena’budü ve iyyakenestain'' (yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz) dediği zaman,Allah(c.c) ''Bu söz hem bana ve hem de kuluma aittir.Kuluma istediğini verdim'' der.

Kul,“İhdina’s’sırata’l-müstakim sıratallezine en’amte aleyhim gayr’il-mağdubi aleyhim ve la’d-dallin.” (Bizi doğru yola hidayet et, o yol ki kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoludur, gazaba uğrayanların ve dalalete düşenlerin değil) dediği zaman.Allah(c.c) ''Bu söz tamamen kulumla ilgilidir.Kuluma istediğini verdim.'' der.

...

iyyakena'budu ve iyyake nastain

Fatiha 5.ayet


اياك نعبد واياك نستعين
İyyâ -ke na'budu ve iyyâ-ke neste'în,
Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz

Ayetteki İyya-"yalnız" "ancak" "sadece" anlamını veren edattır.
Bu edat böyle bir sıralama ile kullanıldığı zaman
kendisinden sonra gelen -ke yani sana-senden, edatından başka bütün herşeyi net bir şekilde dışarıda bırakır.Hiç bir ortak tanımaz. Zaten ayetin temelinde bu yatar.
Sana ibadet ederiz senden yardım dileriz DEĞİL!!
Yalnız sana ibadet ederiz yalnız senden yardım dileriz
vurgusudur mühim olan ...Başka hiç bir şeye ibadet etmeyiz ve başka hiç bir şeyden yardım istemeyiz.Sana ibadette ve duada hiç birşeyi ve hiç kimseyi ortak tanımayız.
Sadece Allah'a ibadetin ve sadece ondan istemenin kalplerimizde ve hayatımızda kökleşmesini Allah'tan istiyoruz...
Ayette gözden kaçabilecek bir diğer vurgu ise biz vurgusudur.Kuranı kerimde "ben" zamiriyle de dualar vardır. Ancak Fatihadaki söz ve dua biz zamiriyle yapılmıştır.
Yalnız sana ibadet ederim yalnız senden yardım isterim DEĞİL!
Yalnız sana ibadet ederiz yalnız senden yardım isteriz.
Bireyselleşmeye doğru giden yeni dünya düzeninde müslümanın zahirde yapayalnız kalsa bile aslında yalnız olmadığının vurgusudur bu. Alemlerin Rabbi olan Allah'a karşı, ona kullukta ve duada ortak tanımayan
müminlerle birlikte verilen bir sözdür ;
İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NA'STAİN...
Sondan eklemeli bir dile çevrilirken bu vurgulama biraz belirsizleşir.-Bu sebeple ayetlerin mealini okurken herbir ayrıntıya özellikle dikkat etmenizi tavsiye ediyorum. Her ayrıntının ne kadar önemli olduğunu daha sonra bazı ayetlerle örneklendirmeye çalışacağım inşallah...

21 eylül çarşamba-bakara suresi 36.sayfa-36.gün

Bismillahirrahmanirrahim
231- Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olsun diye size indirdiği Kitab'ı ve hikmeti anın. Allah'tan da korkup-sakının ve bilin ki, Allah her şeyi bilendir.
232- Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf (bilinen meşru biçimde) anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikâhlamalarına engel çıkarmayın. İşte, içinizde Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere bununla (böyle) öğüt verilir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah, bilir de siz bilmezsiniz.
233- Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf) e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin dışında (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da, çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerindeki (sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur. Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, örfe uygun vereceğinizi ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yapmakta olduklarınızı görendir.

20 Eylül 2011 Salı

20 eylül salı-bakara suresi 35.sayfa-35.gün


Bismillahirrahmanirrahim
225- Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş sözler (lağv) 'den dolayı sorumlu tutmaz; fakat sizi kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Allah bağışlayandır, yumuşak davranandır.
226- Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
227- (Yok) Eğer boşamada kararlı davranırsa (boşanırlar) . Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
228- Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç 'hayız ve temizlenme süresi' beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (herkesten) daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece (farkı) var. Allah Aziz olandır. Hakim olandır.
229- Boşanma iki defadır. (Sonra ise) Ya iyilikle tutmak ya da güzellikle bırakmadır. Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız sizin için helal olmaz: Ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutmayacaklarıdan korkmuş olmaları (durumu başka) . Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamıyacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.
230- Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz. Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Allah'ın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için de günah yotur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları (böyle) açıklar.

haya ve iman

Haya ve iman ikisi birleşmiş durumdadır, birisi yükselse(artsa) diğeri de yükselir (artar)

إن الحياء والإيمان قرنا جميعا، فإذا رفع احدهما رفع الآخر

Haya güzelleştirir

Resulullah (sav) dedi ki:
"Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiği şeyi güzelleştirir."
مَا كَانَ الْفُحْشُ في شَئ إشاَنَهُ وَمَا كَانَ الحَيَاءُ في شَئٍ إزاَنَهُ

HAYA İMANDANDIR

Rasulullah s.a.v dedi ki;

"El-Hayau min el-İman"

"Haya İman'dandır"

Çeviri de sanki haya imanın sonucunda ortaya çıkan bir özellikmiş gibi de anlaşılabilir.
Böyle anlaşılmasında bir problem yok gibi görünse de aslında mana daha farklı -daha güçlüdür. Haya imanın bir parçasıdır- Tıpkı suyu oluşturan elementler gibi onlardan biri olmazsa su oluşamaz...
Bu tür hadisler Müminin imanını sürekli sorgulaması açısından önemlidir.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Al-i İmran 31-32 tefsiri

Bir müslüman için çok net ve kesin bir emir!
Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...
(Resulüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve
günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

De ki: Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah
kafirleri sevmez.
(Al-i İmran 31-32)
-Ama tevbe eder, namazı dosdoğru kılar ve zekâtı da verirlerse, o zaman din kardeşleriniz
olurlar. Bilen bir topluluk için âyetleri Biz böyle açıklıyoruz. (tevbe 11)

Al-i İmran 31-32 Tefsiri

Allah sevgisi, ne laftan öteye geçmeyen bir iddia ne de insanın vicdanında kalan bir aşktan ibarettir. Bu sevgi, Allah'ın Resulüne bağlılık, O'nun gösterdiği yolda yürüme, O'nun yaşam biçimini gerçekleştirme ile ortaya konur. İman da söylenen sözler, coşan duygular, yerine getirilen sembolik ibadetler değildir. İman; ancak Allah'a ve Resulüne bağlılık, Peygamberin getirdiği Allah'ın buyruklarına göre hareket etmedir. İmam İbn-i Kesir, tefsirinde otuzbirinci ayetle ilgili olarak diyor ki: "Bu âyet-i kerime, Allah'ı sevdiğini iddia ettiği halde Muhammed'e tâbi olmayan herkese karşı kesin bir hükümdür. Böyle bir iddiası olan kişinin, tüm sözlerinde ve eylemlerinde Muhammedî yaşayışı ve O'nun tebliğ ettiği dini izlemediği sürece, bunun yalancı olduğuna hükmedilir. Nitekim Sahih (hadiste) sabit olduğuna göre Resulullah (salât ve selâm üzerine olsun) `Kim bizim emretmediğimiz bir işi yaparsa o iş reddedilmiştir' buyurmuştur..."

İkinci ayet hakkında ise; "De ki: Allah'a ve Resulüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse.. " Yani emrine aykırı hareket ederlerse "Allah, kâfirleri sevmez... Ya da ona aykırı hareket etmenin küfür olduğunu belirtiyor. Allah bu nitelikte olanları sevmez, isterse O, Allah'ı sevdiğini iddia edip O'nu savunsun.

İmam İbn-i Kayyim el-Cezviyye, Zadu'l Meâd adlı eserinde diyor ki: "Peygamberin gerçekten Peygamber olduğuna ve onun doğru söylediğine şahitlik eden ehl-i kitap ve müşriklerden pek çoğunun bu şahitliklerinin onların İslâm'a girmeleri için yeterli olmadığı gerçeği üzerinde düşünen herkes, İslâm'ın bunun ötesinde bir olgu olduğunu kavrayacak, İslâm'ın sırf kuru bir tanımadan ibaret olmadığını fark edecektir. Yine, Onun yalnız tanıma ve kabul etmeden ibaret olmadığını öğrenecek, İslâm'ın hem tanıma, hem kabul etme, hem bağlılık, hem itaat etme zorunluluğu hem de içiyle-dışıyla boyun eğme olduğunu anlayacaktır..."

Bu dinin öyle belirgin bir gerçeği vardır ki, bu gerçek olmadan ondan söz edilemez. Bu gerçek de, Allah'ın yasasına itaat etmek, Allah'ın Resulüne bağlanmak ve Kur'an'ın hükümlerine teslim olmak gerçeğidir. Bu, İslâm'ın getirdiği şekliyle Tevhid inancından kaynaklanan bir gerçektir. Bu da uluhiyette birlik inancıdır. İnsanların kendisine ibadet etmesi, emrine bağlılık göstermesi, yasasının onlar arasında uygulanması, kendisiyle muhakeme olunacakları ve hükmüne razı olacakları değer ve ölçüleri belirlemesi ancak bu yegâne uluhiyetin hakkıdır.
Buradan da, insanın hayatında ve bütün ilişkilerinde hakimiyeti yalnız Allah’a veren egemenlikte birlik bilinci ortaya çıkar. Nitekim, evrenin tüm işlerinin idaresinde hakimiyet yalnız ve yalnız Allah'ındır. İnsan da bu koca evrenin küçük bir parçasından başka bir şey değildir.

Surenin bu birinci dersi -gördüğümüz gibi- bu gerçeği kapsamlı, mükemmel ve net bir biçimde ortaya koymaktadır. Müslüman olmak isteyenin, O'nu olduğu gibi kabul etmekten ve kendisini teslim etmekten başka çıkar yolu yoktur. Allah katında
din, İslâm'dır.. Ve yalnız Allah'ın belirlediği şekliyle İslâm'dır. İftiracı ve
kuruntu sahiplerinin belirlediği şekliyle değil...
Fi Zilalil Kur'an

18 Eylül 2011 Pazar

19 eylül pazartesi-bakara suresi 34.sayfa-34.gün


220- Hem dünya (konusun) da, hem ahiret (konusunda) . Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: «Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırdeder) . Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.»
221- Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikâhlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikâhlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.
222- Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar. De ki: «O, bir rahatsızlık (eza) dır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Eğer temizlenirlerse, Allah'ın size emrettiği yerden onara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.»
223- Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki elbette O'na kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver.
224- Bir de yeminlerinizi bahane ederek iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmenize Allah'ı engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir.

18 eylül pazar-bakra suresi 33.sayfa-33.gün

216- Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı) . Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.
217- Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: «Onda savaşmak büyük (bir günahtır) . Allah katında ise, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid,i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne ise, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün yapıp-etmeleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda sürekli kalacaklardır.
218- Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
219- Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: «Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür.» Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: «İhtiyaçtan artakalanı.» Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;

17 Eylül 2011 Cumartesi

17 eylül cumartesi, bakara suresi 32.sayfa-32.gün

Bismillahirrahmanirrahim
211- İsrailoğularına sor, onlara nice açık ayet(ler) verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah'ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır.
212- İnkâr edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi) . Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup-sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.
213- İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcı-korkutucular olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı-olan 'azgınlık ve kıskançlıkları yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir.' Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltip-iletir.
214- Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali, başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda peygamber, beraberindeki mü'minlerle: «Allah'ın yardımı ne zaman?» diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.
215- Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: «Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yol oğluna (yolda kalmışa) dır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu kuşkusuz bilir.»

16 Eylül 2011 Cuma

Yanında olmak istiyorum!

Bismillahirrahmanirrahim
إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

“Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, Peygambere çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de O’na salavât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56)
Rasulullah dedi ki;
Bana salavat getirin. Nerede olursanız olun salavatınız bana ulaşır.
Rasule Salat; Rasule rahmet demektir;
Allahumme Salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed;
Allah'ım Muhammede ve ailesine salat(rahmet) et...
Her kim bir defa salat ederse Allah ona on defa salat eder...
Ve her kim salat ederse bu salat Rasulullaha salat edenin ismiyle sunulur...
Ve benim için en tatlı geleni;





Müminlere dua...

Onlara dua etmek, onlara lutfetmek değildir..
Anlayın ve bilin ki size Allah'ın gerçek bir lutfudur...
Allah kullarını tek tek sayandır...
Herkese dua etmek duanızı ağır ve taşınılmaz kılmasın, tersine Allahın rahmetinin ve yüceliğine bir kez daha iman etmek inanmakla şereflenin...

DUANIN GÜCÜ

DUA'NIN GÜCÜ... hem de ne güç... dil bağlanır kalp dolar taşar ... Güç...
Her şeye gücü yeten Allah'ın ...Yüceliği sonsuz, rahmeti sonsuz Rahman ve Rahim olan Allah'ın dua'da sakladığı GÜÇ!
Hayır güç kelimesi yetmez!...
Sesleri susturun içinizde...Susun ve kalbinizi açın ...
okuyun...
İşte bunu tarifsiz bir şekilde anlatan hadis;
Allah'ın Rasulu Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Dua ettiğiniz zaman: "Allah'ım! Dilersen beni affet, dilersen bana rahmet et" demeyin. isteyeceğinizi kat'i surette(kesin olarak) Allah'tan isteyin. Zaten onu(Allah'ı) icbar edecek(mecbur edecek) hiçbir kuvvet yoktur." (Buhari-Müslim)
Subhanallah...
Subhanallah...
Subhanallah...

DUA

...

Dua edin duanızı kabul edeyim-

Çağırın çağrınıza icabet edeyim.(Bakara suresi/186)

diyen Allah'ım!

...Ve....
Biz yalnız sana dua ederiz Allah'ım....
Yalnız seni çağırırız Allah'ım....
SENİ ÇAĞIRIRIZ ALLAH'IM!...
SENİ ÇAĞIRIRIZ BİZ! ALLAH'IM!
ÇAĞIRIYORUZ ALLAH'IM...
çağırıyoruz Allah'ım...
.......
İşte kuyular ...
Senin bildiğin nice kuyularda saklı, yetimliğiyle Yusuf gibiler var...
İşte zindanlar....
Senin bildiğin zindanlar Allah'ım...
Senin bildiğin nice zindanlarda esaretiyle Yusuf gibiler var...
İşte ateşler...
Senin bildiğin nice ateşlerde yangınıyla ibrahim gibiler var..
İşte karanlıklar...
Senin bildiğin nice karanlıklar içinde hüznüyle Yunus gibiler var...

Senin bildiğin nice ağır hastalıklar içinde hastalığının şiddetiyle Eyyub gibiler var...
Senin bildiğin nice gözlere ak düşüren kederiyle Yakub gibiler var....

Mücahidler,esirler,yetimler,hastalar,yalnızlar,garipler,kalplere ağır gelen bir hüzün taşıyanlar...
Günahının ağırlığıyla yeryüzü olağanca genişliğine rağmen kendisine dar gelen tevbe edenler...
Secdeden kalkmayanlar...
ve bütün müminler...

Onlar senin kulların Allah'ım...
Rahmeti gazabını geçen ALLAHım...
Rahmeti herşeyi kuşatan Allahım..
Tek tek kullarını sayan Allahım...
Bütün müminlere tek tek rahmetini indir...
Hidayeti arayanlara hidayeti ver...

Bize bizden yakın olan, kalbimizle aramıza giren Allahım...
ve biz senin izninle rahmetinle lutfunla ikramınla seni
çağırdık Allah'ım...
Sana dua ettik Allah'ım...

...
Sen İcabet edensin Allah'ım...
Allahumme amin...

Fatiha 4. ayet

ملك يوم الدين

Maliki yevmiddin....
Surenin tam ortası...
Putların boyunlarını kıran bir darbe...
Din gününün sahibidir.
Din günü; ceza günü demektir.
Yani herşeyin karşılığının verileceği ahiret günü...
Burda bu noktada tefekkür etmenizi bütün samimiyetimle sizden istiyorum....
Ben gerçekten devam etmeye, anlatmaya kelime bulamıyorum...

...
Yalnız onun ilah oluşunun, hayatın ve ölümün anlamı... Tek bu ayeti dinle-ye-bil-mek bile, onu içtenlikle anlayabilmek, şuur etmek, hissetmek hayatımızda derin bir değişime sebep olmaya yetecektir...

16 eylül cuma,bakara suresi 31.sayfa-31.gün


Bismillahirrahmanirrahim
203- Sayılı günlerde Allah'ı anın. İki günde (Mina'dan dönmek için) elini çabuk tutana günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) sakınan için(dir.) Allah'tan korkup-sakının ve gerçekten bilin ki, siz O'na döndürülüp-toplanacaksınız.
204- insanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir; oysa o azılı bir düşmandır.
205- O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevrip gitti mi) yeryüzünde fesad çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, fesadı (bozgunculuğu ve kışkırtıcılığı) sevmez.
206- Ona: «Allah'tan kork» denildiği zaman, onu büyüklük gururu günaha sürükleyerek alıp-kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.
207- İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan) mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır.
208- Ey iman edenler, hepiniz topluca 'barış ve güvenliğe (silm'e İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.
209- Size, apaçık belgeler (ayetler) geldikten sonra yine ayağınız kayarsa, bilin ki Allah, gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
210- Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve işin bitirilivermesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün-işler Allah'a döner.


15 Eylül 2011 Perşembe

Afiyet Sıddıki için dua

ve tüm mazlum esirler için... Allah'ım bu kadını özgür kıl. amin.

kimdir afiyet sıddıki
650 no'lu esirin çığlıkları
Bagram'ın gri leydisi
İslam kızının abd'ye tokadı
Dr. sıddıki'yi kurtarmak her müslümana farzdır

burada da bir imza kampanyası var 

*Her gün bir sayfa Kur'an'a başlayan herkes, okuduğu sayfadan sonra bir Fatiha'yla birlikte, ümmetin zulüm gören bütün mazlumları için, yetimler, mücahidler ve soğuk zindanlarda ciğerleri çürüyen esirler için duayı esirgemeyeceğine söz verir... 

15 eylül perşembe,bakara suresi 30.sayfa-30.gün


Bismillahirrahmanirrahim
197- Hac, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder, (yerine getirir) se, (bilsin ki) hacda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup-sakının.

198- Rabbinizden bir fazl istemenizde size sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapık olanlardandınız.

199- Sonra insanların (topluca) akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah'tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

200- (Hac) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah'ı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki: «Rabbimiz, bize dünyada ver» der; onun ahirette nasibi yoktur.

201- Onlardan öylesi de vardır ki: «Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru.» der.

202- İşte bunların kazandıklarına karşılık nasibleri vardır. Allah, hesabı pek seri görendir.

14 Eylül 2011 Çarşamba

14 eylul çarşamba, bakara suresi 29.sayfa-29.gun


Bismillahirrahmanirrahim


191- Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkalrı yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmeden beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kâfirlerin cezası işte böyledir.

192- Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin) : şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

193- (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.

194- Haram ay, haram aya karşılıktır: hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki muhakkak Allah, korkup-sakınanlarla beraberdir.

195- Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.

196- Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin) . Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Kim sizden hasta ise ya da başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir) . Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban (ı kesmesi gerekir) . Bulamayana da, hacc'da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gündür) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.

12 Eylül 2011 Pazartesi

13 eylül salı,bakara suresi 28.sayfa-28.gün


Bismillahirrahmanirrahim
187- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda da onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

188- Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve siz, bile bile günahla insanların malarından bir bölümünü, yemeniz için onları hakimlere aktarmayın.

189- Sana, hilalleri (doğuş halindeki ayları) sorarlar. De ki: «O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur) . Evlere kapılarından girin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

190- Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez.

11 Eylül 2011 Pazar

12 eylül pazartesi,27.sayfa-27.gün


Bismillahirrahmanirrahim
182- Bunun yanında, kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını bulup-düzeltirse, artık ona da günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

183- Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı) . Umulur ki sakınırsınız.

184- (Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun) . Zor dayanabilenlerin üzerinde de bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır) . Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.

185- Ramazan ayı. İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve hak ile batılı birbirinden ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim de hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun) . Allah, size kolaylık diler, size zorluk dilemez. (Bu kolaylığı) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.

186- Kullarım beni sana soracak olursa, işte Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevab versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.

11 eylül pazar,bakara suresi 26.sayfa,26.gün

Bismillahirrahmanirrahim
177- Yüzlerinizi doğudan ve batıdan yana çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; ona olan sevgisine rağmen, malı yakınlara, yetimlere, yoksullara, yol oğluna (yolda kalmışa), isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenler(in tutum ve davranışıdır) . İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.
178- Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı) . Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehinde, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden (size) bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim de bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azab vardır.
179- Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.
180- Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı).
181- Bundan böyle kim onu (vasiyeti) işittikten sonra değiştirirse, günahı elbette onu değiştirenlerin üzerinedir. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.

10 Eylül 2011 Cumartesi

Bir Ayet,Bir umut

 
وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
 

"Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz."

ÂLİ İMRÂN - 139  

9 Eylül 2011 Cuma

10 eylül cumartesi,bakara suresi 25.sayfa-25.gün

Bismillahirrahmanirrahim
170- Ne zaman onlara: «Allah'ın indirdiklerine uyun» denilse, onlar: «Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız» derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulmamış idiyseler?
171- Küfre sapanların örneği çağırma ve bağırmadan başka bir şeyi duymayan (duyduğu şeyin anlamını bilmeyen hayvan) a haykıranın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler.
172- Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah'a şükredin.
173- O, size ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan) ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık (ve saldırı) yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
174- Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acıklı bir azab vardır.
175- Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar.
176- Bu, Allah'ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler.

8 Eylül 2011 Perşembe

9 eylül cuma bakara suresi 24.sayfa,24.gün

Bismillahirrahmanirrahim
164- Gerçek şu ki, göklerin ve yerin yaratılmasında gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanara yararlı şeylerle denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgârları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten âyetler vardır.
165- İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını «eş ve ortak» tutanlar vardır ki, onlar (bu eş ve ortakları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgisi ise, daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, hiç tartışmasız bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.
166- Öyle ki (o gün) kendilerine uyulanlar, kendilerine uyanlardan uzaklaşıp-kaçmışlardır. (Artık) Onlar azabı görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar (ve ilişkiler) de parçalanıp-kopmuştur.
167- (O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: «Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak, onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır) dık.» Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten de çıkacak değildirler.
168- Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helâl ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.
169- O, size yalnızca, kötülüğü, çirkin-hayasızlığı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyi söylemenizi emreder.

8 eylül perşembe, bakara suresi 23. sayfa 23.gün


154- Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.

155- Andolsun, biz sizi bir parça korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.

156- Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki; «Biz Allah'a ait (kullar) ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz.»

157- Rablerinden (olan bir salat) bağışlanma ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.

158- Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Ka'be'yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır) . Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir.

159- Gerçek, apaçık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için Kitapta açıkladığımız hidayeti gizlemekte olanlar; işte onlara, hem Allah lanet eder, hem de lanet ediciler lanet eder.

160- Ancak tevbe edenler, (kendilerini) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar (a gelince) ; artık onarın tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim.

161- Şüphesiz, küfredip kâfir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir;

162- Onda (lanette) temelli kalıcıdırlar, onlardan azab hafifletilmez ve onlar gözetilmezler de.

163- Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka hiç bir ilah yoktur; O, bağışlayandır, esirgeyendir.